RÖPORTAJ Kahve ve Seyahat Üzerine Söyleşi

Kahve ve Seyahat Üzerine Söyleşi : Oitheblog

Kahve ve Seyahat konulu söyleşimizin bu haftaki konuğu Öykü ve İdil. Nam-ı diğer Oitheblog. Çıktı alıp gitmelik seyahat ve yeme içme önerileriyle tam 5 senedir okuyucularına ışık tutan Oitheblog’u keşfim yüzyılın en güzel hareketiydi bence! Verdikleri hayat kurtaran bilgiler, okurken kahkahalar attıran eğlenceli üslupları, her ne olursa olsun kalitelerinden ödün vermeyip deyim yerindeyse BİLDİKLERİNİ OKUMALARI ve samimiyetleri; onları sevmemde en büyük etmenler (Sevgi neydi? Sevgi emekti.. Bi saniye, eğer bir insanı neden sevdiğini söyleyebiliyorsan onu gerçekten sevmiyorsundur.. Of burası iyice karıştı :)) ). Belki de en güzel yanı insanlar bizi sevsin diye kendilerini kasmamalarına rağmen, sadece kendileri oldukları için herkesin onları sevmesi.. (Konu Oitheblog olunca bana bi haller geliyor, idare edin!). Aynı zamanda kahveye de pek düşkün olan bu ikili, nitelikli kahveye yeni bir soluk getiren Coffeetopia ile ortak yürüttüğümüz “Kahve ve Seyahat” konulu söyleşimiz için doğru adres oldu bence. O zaman sizi şöyle alalım..

1- Merhaba Sevgili Oitheblog. Sizi artık tanımayan kalmamıştır. Varsa da kendini taşla ezsin.. Gelgelelim sizi daha da yakından tanımak isteyenlere ışık tutması açısından minik bir giriş yapacak olursak, Oitheblog kendini nasıl tanımlıyor?

Biz Öykü ve İdil. Kendimizi “kendilerini tanımlamakta güçlü çeken blog” olarak tanımlıyoruz. Elimizden geleni yapacak olursak, öncelikli olarak seyahat ve yeme içme üzerine, ama onun haricinde hakim olduğumuza inandığımız ya da üzerine söyleyecek bir şeylerimiz olduğunu düşündüğümüz konularda hem web sitemiz, hem Instagram üzerinden içerikler üretiyoruz ve bunu yaklaşık 5 senedir yapıyoruz.

2-Seyahat serüvenlerinizi yazmaya başlarken işlerin bu boyuta geleceğini tahmin etmiş miydiniz? Şu anki etkileşimleriniz ve yazılarınızı okumadan seyahate çıkmayan tutkunlarınız hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kesinlikle etmemiştik, çünkü biz bu işe başladığımızda bu “influencer”  kavramı özellikle Türkiye sınırlarında pek de alışılagelmiş bir şey değildi ve biz de bu gayeyle başlamamıştık. Birlikte sık sık seyahat ediyorduk ve seyahatlerimiz öncesinde araştırmaları mütemadiyen yabancı kaynaklar üzerinden gerçekleştirdiğimizi fark edince “madem Türkiye’de istediğimiz gibi bir şey yok, o zaman söylenip duracağımıza biz yapalım” dedik. Neticede şu an işimize dönüştü, ilk etapta ikimiz de başka işler yapıyorduk, onları bırakıp tamamen bu işe odaklanabileceğimiz noktaya geldik.

Şu an bizi takip eden ya da bizim notlarımızdan faydalanan kişiler ile arkadaşlık seviye bir diyalog içindeyiz, bu da bizi mutlu ediyor tabii ki, zaten aksi takdirde bu işe devam edemezdik galiba.

3-Seyahatlerinize nasıl hazırlanıyorsunuz? Rotaları neye göre belirliyorsunuz?

Seyahatlerimize resmen kampa girmiş gibi hazırlanıyoruz. Gideceğimiz şehrin tarihine, kültürüne, mutfağına ilişkin onlarca kaynaktan araştırmalar yapıyor, internet araştırmasının yanı sıra türlü türlü kitap, makale okuyor, belgesel ve film izliyor, öyle gidiyoruz. Ek olarak orada yaşayan kimselerle bağlantı kuruyor, şehri onların bakış açısından da dinlemeye özen gösteriyoruz. (tabii orada tanıştığımız da çok oluyor) Onun haricinde gezilecek yerler ve yeme içme bölümlerini ayrı ayrı kategorilendirip listeler çıkarıp o listelerin içinden aklımıza yatanları bir deftere geçiriyor (evet hala defter tutuyoruz), gitmeden önce harita üzerinden işaretlemeler yapıyor, ona göre dolaşıyoruz.

Seyahat etmek işimize dönüşünce ve odağımız insanlar için faydalı içerik hazırlamak olunca o “ayy valla yol beni nereye götürürse işte” kafasından çıkmak durumunda kaldık, bu bazen can sıkıcı olabiliyor ama artık olayımız bu galiba.

4-Kahvenin hayatınızdaki yeri nedir? Şunu içmeden duramıyoruz dediğiniz bir kahve var mı? 

Kahve serüvenimiz çoğu kişi gibi lise&üniversite döneminde çalışırken uyuyakalmamak için tüketilen uyduruk kahvelerle başladı, özetle pek de bu işten anlamıyorduk. Sonra üçüncü dalga kahveciler hepimizin hayatına girdikçe ve kesinlikle sık seyahat etmenin de etkisiyle bu konuda daha hassas davranmaya başladık ve şimdi o uyduruk kahveler dediğimiz kahvelere elimizi bile süremez hale geldik. Ama bu işin ustası falan değiliz tabii, kendimizce bir damak tadımız var işte. 

5- Evinizde kahve demleme ekipmanınız ya da kahve makineniz var mı?

Önceden kahve makinemiz vardı, uzun süre onu kullandık, ancak sonradan moka pot kullanmaya geçiş yaptık ve 1 senedir falan makinenin yüzüne bakmıyoruz.

Yeterince iyi bir makine değilse (ki bizdeki bize yeterince iyi değil gibi geliyor) özene bözene başka şehirlerden eve taşıdığımız o kahveler boşa gitmiş oluyor gibi geliyor, o yüzden çekirdeğimizi kendimiz öğütüp kahvemizi hazırlamak için moka potu kullanıyoruz.

6-Gezerken herşeyi bir kenara bırakıp “kahvem geldi” diyerek kahvecilere daldığınız oluyor mu? Gittiğiniz kahvecilerde baristaları gözlemliyor musunuz?

Ooo, olmaz mı, yanımızda başka arkadaşlarımız varsa genellikle kafayı yediğimizi düşünüyorlar, çünkü günde 5 kere falan kahveciye götürmeye çalışıyoruz milleti, herkes kalp çarpıntısıyla dolaşıyor bir noktadan sonra.

Baristaları gözlemlemekle kalmıyor, arkadaş bile oluyoruz, çünkü bizce işlerinin de bir getirisi olarak genelde sosyal ve konuşmaya açık insanlar oluyorlar, o sebeple yüz tane soru sormaya çekinmiyoruz, öyle olunca da arkadaşlığa dönüşüyor tabii.

7-Gittiğiniz ülkelerin kahve kavurucularından çekirdek satın alıyor musunuz? Alıyorsanız bunda neye dikkat ediyorsunuz?

Mutlaka alıyoruz, farklı kahveler, farklı çekirdekler denemeyi seviyoruz. Eğer kahve almak niyetindeysek ve aklımızda bir şey varsa, oraya ilişkin bir şeyler okuyup da gittiysek, o zaman orada içeceğimiz kahveyi özellikle satın almayı planladığımız çekirdeği kullanarak hazırlamalarını rica ediyor, deneyimleyip ona göre alıyoruz. Ama bazen bir kahve içip çok vurulup içeri “BU HANGİSİYSE BUNU BİZE VERİYORSUNUZ ACİL” şeklinde girdiğimiz de oluyor.

 

8-Bu vakte kadar deneyimlediğiniz kahveciler arasında en beğendiğiniz ilk üçü sıralayabilir misiniz?

Off zor soru, en azından bir numara belli: Coffee Collective. İki numaraya Tim Wendelboe’yu koyabiliriz galiba. Üç için The Barn ya da Bonanza olabilir. Ama aklımızda bir sürü yer kaldı tabii, zor oldu zor.

9-Sizce kahveye en tutkun ülke hangisi? Onlardan kahveyi alın, geri neyi kalır ki milleti hangisi sizce? 

Bu konuda farklı ülkelerde farklı farklı şeyler gözlemledik aslında. Yani Amerika’da da çılgın bir kahve tüketimi söz konusu, ama herkes kalite peşinde değil mesela.

İskandinavlar ise bu konuda ayrı bir hassasiyet gösteriyor ve beklenmedik bir şekilde bu işi çok iyi yapıyorlar, oralara seyahat etmesek bu ilişkiyi kuramazdık.

 

Ama İtalya’ya bakacak olursanız onlar kadar gelenekçisini görmedik diyebiliriz, öyle ki ülkede üçüncü dalga kahveci bulmak bile zor resmen, bildikleri gibi, geleneklerine uygun olsun istiyorlar, o yüzden sanırsak aslında “tutku” anlamında yaklaşacak olursak sorunun cevabı İtalya.

Biz Güney Amerika’da durumun İtalya’ya kıyasla daha da tutkulu olmasını beklemiştik ama yok, hala İtalyanlar bu konuda daha hassas gibi geliyor.

10-Kahvenin yanında en çok ne yemekten keyif alıyorsunuz? Size göre en iyi kahve&tatlı ikilisi hangisi?

Biz genelde kahvenin yanında pek bir şey tüketmeyiz, dışarıda hadi bi tatlı söyleyelim diyen insanlar değilizdir yani.

Tatlı söylediysek ya o mekanın o tatlısına ilişkin bir şey duymuşuzdur da denemek için söylüyoruzdur ya da bir krizi durumu yaşanıyordur haha

11-Seyahatlerinizde çantanızda termos taşır mısınız? 

Yalnızca doğa odaklı gezilerde taşıyoruz, çünkü hiçliğin ortasında kahve ihtiyacımızı gidermek biraz zor oluyor, o yüzden en azından bir süre idare ederiz diye termos alıyoruz. Vay be, biz de o insanlardan olmuşuz, şimdi söyleyince fark ettim. 

12-Türk kahvesi ile aranız nasıl? Yabancı arkadaşlarınız Türkiye’ye geldiğinde yahut yurtdışında  konu bir şekilde Türk Kahvesine geldiğinde as bayrakları coşkusuyla Türk Kahvesini tanıtıyor musunuz?

Türk kahvesi ile ilişkimiz “biri hazırlayıp önümüze koyarsa içeriz” noktasında. Öyle özellikle içmiyoruz, evde en son ne zaman Türk kahvesi yaptığımızı hatırlamıyorum bile. O sebeple galiba pek as bayrakları coşkusu da gelmiyor.

13-3. nesil kahvecilik hakkında ne düşünüyorsunuz? İçtiğiniz kahvenin çekirdeklerinin nereden geldiğini ve tatsal profillerini bilmek sizce önemli mi?

İşte bu noktada bizim kahve bilgimiz biraz sınırlı kalıyor, çünkü biz işin tüketici tarafında kalmışız, çekirdek kısmını ise yalnızca aldığımız tada göre değerlendirebiliyoruz, bu konuya ilişkin yorum yapabilecek yeterli bilgimiz ve yetkinliğimiz olduğunu düşünmüyoruz. Yani “off abi Guatemala’sız yapamıyorum, Honduras hayatta içmem, yere batsın Etiyopya’nın çekirdeği” falan gibi yorumlar getirmeye cesaret edemeyiz, o kadar da bilgili değiliz gibi geliyor.

14-Bu vakte kadar en pahalı kahveyi nerede içtiniz? Verdiğiniz paraya değdi mi? 

Yüzde yüz emin olmamakla birlikte en pahalıyı İzlanda’da içtik sanıyorum, ülkenin genel fiyatları sebebiyle en pahalı oldu ama, çok özel bir kahve olduğu için değil.

15-Seyahat ve kahve arasında nasıl bir bağ var? Gidip de adam akıllı kahve bulamadığınız bir ülke oldu mu? Olduysa eksikliğini hissettiniz mi?

Oldu tabii olmaz mı, deliriyoruz öyle olunca. Bizim için seyahat ve kahve arasında büyük bir ilişki var, çünkü kahve konusunda damak tadımızın gelişimi, hatta kahveye olan ilgimiz tamamen seyahatler ile şekillendi. Bu durum tabii ki üçüncü dalga kahve akımının ortaya çıkıp popüler hale gelmesinin bizim sık seyahat ettiğimiz dönemlere denk gelmesi ile de alakalı, ama bu kadar sık seyahat ediyor olmasak bu alana bu kadar ilgimiz olmazdı diye tahmin ediyorum.

 

Yazılarını okurken mutlu olduğum, kahkahalara boğulduğum, yazılarından yeni kavramlar öğrendiğim sevgili Oitheblog ile söyleşi gerçekten müthiş keyifliydi. Böyle kaliteli, faydalı içerikler üreten, mantık çerçevesinde sorduğunuz her soruya üşenmeden cevap veren, size destek olan bir Oitheblog var karşımızda.. (Tutmayın, öpüjem 🙂 ). Gördüğünüz üzere onca kahve deneyimlerine rağmen mütevazılıktan vazgeçmiyorlar.. 2 kupa kahve içip 3. nesil görgüsüzlere dönüşenlere aduuuuuket!

Sevgili Öykü ve İdil’e bu projemin bir parçası olduğu için çok teşekkür ediyorum..

Sizler de kendilerine instagramda @oitheblog hesabından ulaşabilirsiniz. Yazıları için de www.oitheblog.com u tıklayabilirsiniz..

Kahve ve Seyahat öyle güzel bir ikili ki bu konunun peşini bırakmaya niyetim yok! Yeni yazılarda görüşmek üzere..

Kalın sağlıcakla, afiyetle..

Eyvallah..

Belki bunlarla da ilgilenebilirsiniz

Yorum yok!

    Yorum Bırakın